Турция TR | KATALOG

Güneş — düşman mı yoksa değil mi? UV ışınlarının vücuda etkisi ve ondan korkmak gerekir mi?

Ultraviyole ışınlarının cilde etkisi

«Her şey ilaçtır, her şey zehirdir. Her ikisini de belirleyen dozdur.» Bu sözler Paracelsus’a aittir ve güneş ışınları için de rahatlıkla kullanılabilir.

40-50 yıl önce güneşin yararları neredeyse hiç sorgulanmazdı, ancak bugün her taraftan güneş ışınlarının insan vücudu için ne kadar tehlikeli olduğu ve onlardan korunmanın ne kadar önemli olduğu hakkında bilgiler duyuyoruz.

Öyleyse güneş — dost mu yoksa düşman mı? Güneş ışınlarında saatlerce keyif yapmak mı yoksa yıl boyunca cildimizi onlardan korumak mı daha iyidir?

Güneşin vücuda yararları

Çocukluğumuzdan beri güneşte olmanın sağlığa yararlı olduğunu biliyoruz çünkü güneş ışınları altında vücudumuz son derece önemli olan D vitaminini üretir.

D vitamini bize kesinlikle gereklidir. Bu vitamin sadece kalsiyumu emmeye yardımcı olmakla kalmaz, yani kemikleri, saçları ve tırnakları güçlendirir, aynı zamanda uykuyu düzenler, bağışıklığı güçlendirir ve hatta vücudu erken yaşlanmadan korur.

Ne yazık ki, sadece gıdalardan yeterli miktarda D vitamini almıyoruz ve yıl boyunca güneşli günlerin azlığı ve soğuk mevsimde kapalı kıyafetler giymek zorunda olduğumuz için çoğu insan hayati önem taşıyan D vitamini eksikliği yaşamaktadır.

Ayrıca, modern araştırmalara göre, güneş koruyucu ürünlere aşırı düşkünlük nedeniyle Avustralya’nın bazı sakinlerinde bile D vitamini eksikliği gözlenmektedir.

Güneşin vücuda olan yararları sadece D vitamini ile sınırlı değildir. Güneş ışığı, birçok metabolik sürecin katalizörü olup, vücudun düzgün çalışmasını sağlar. Örneğin, gece vardiyasında çalışan ve doğal ışıkta az zaman geçiren insanlar, uykusuzluk, depresyon, yorgunluk artışı, fazla kilolarını verememe gibi sorunlar yaşamaya başlarlar. Bu bozuklukların tümü güneş ışığı eksikliği ile ilgilidir.

Güneşin vücuda olumsuz etkileri

80’li yıllarda doktorlar ve medya, ultraviyole ışınlarının sağlık için zararlı olabileceği konusunda daha aktif konuşmaya başladıkları zamanı birçok kişi hatırlamaktadır.

Ultraviyole ışınlarının (UV) cilde aşırı etkisi insan vücuduna olumsuz etkiler yapar.

Aşırı güneş ışığına maruz kalma bağışıklık sistemini zayıflatır. Güneş ışınlarının «aşırı dozu» çeşitli hastalıkları tetikleyebilir. Bu nedenle bazı kronik hastalıklara sahip kişilere aktif güneşlenmeleri tavsiye edilmez.

UV ışınlarının etkisi altında, vücutta fotoyaşlanma ve kanserojen süreçler başlar.

Fotoyaşlanma, güneş ışınlarının etkisiyle cildin erken yaşlanmasıdır. Aşırı miktarda ultraviyole, «serbest radikaller» olarak adlandırılan özel parçacıkların oluşumunu başlatır — bu parçacıklar vücudun hücrelerine zarar verir. Gerçekten de, güneş ışığı cildin erken yaşlanmasına neden olan ana nedenlerden biridir.

Kanserogenez, kanser hücrelerinin oluşumudur. Normalde, bu hücreler insan vücudunda neredeyse sürekli olarak ortaya çıkar, ancak küçük miktarlarda ve vücut onlarla başa çıkar. Ancak bunlar çoğaldığında ve kontrolsüz bir şekilde bölündüğünde, kanser gelişebilir. Aşırı ultraviyole ışınlarına maruz kalma, kanser gelişimi için bir tetikleyici olabilir.

Ultraviyole ışınlarının türleri

Ultraviyole ışınları iki türe ayrılır — A ve B. Bunlar UVA ve UVB olarak belirtilir. Cilde farklı şekilde etki ederler.

B tipi ışınlar bronzlaşmadan sorumludur. Bu ışınların etkisi altında, cilt kendini hasardan korumak için üst tabakasını kalınlaştırır ve özel bir pigment olan melanini üretmeye başlar.

Melanin, cilt ve saç hücrelerinde bulunan ve her kişiye özgü renk tonunu veren bir pigmenttir. UVB ışınları etkisiyle daha fazla melanin üretilir ve cilt daha koyu hale gelir, yani bronzlaşır. Melanin düzensiz bir şekilde dağıldığında, pigmentasyon oluşur, yani çiller ve pigment lekeleri meydana gelir. B tipi ışınlar ayrıca cildin «yanmasına» neden olur — kızarma ve iltihaplanma. Bu da kişinin gölgeye geçmesi gerektiğini işaret eder.

A tipi ışınlar çok daha tehlikelidir. Bronzlaşmaya, cilt kızarmasına veya iltihaplanmasına neden olmazlar, ancak UVB ışınlarından daha derinlere nüfuz ederler ve hücrelere zarar vererek fotoyaşlanmaya ve kanserogenez sürecine yol açarlar.

Ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinden cildi nasıl korumalı

Güneşin vücuda birçok yararı olduğunu ve sağlığımız için gerekli olduğunu belirledik. Ancak aşırı güneş ışığı hem cildin güzelliğine hem de genel sağlığa ciddi zarar verebilir. Bu nedenle cildi güneşten korumak gereklidir.

Güneş ışınlarından korunmak için güneş koruyucu ürünler kullanılır.

Bugün bu ürünler çeşitli formlarda mevcuttur — krem, losyon, jel, stick, sprey vb. Ancak ürünün formu sadece kullanım rahatlığını belirler.

Bu ürünlerin güneşten koruyucu etkisi, UV filtreleri adı verilen özel bileşenlerin içermesi ile sağlanır.

Kimyasal filtreler

Bu tür filtreler organik bileşiklerle temsil edilir. Bu bileşiklerin isimlerini bilmek normal bir tüketici için gerekli değildir, çünkü birçok çeşit vardır ve ürünlerin bileşiminde farklı şekillerde belirtilebilirler. Ancak etkileri neredeyse aynıdır.

Cilde uygulandıklarında kısmen cilt içine nüfuz ederler ve ultraviyole ışınlarını emerler.

Fiziksel filtreler

Bunlara aynı zamanda mineral filtreler de denir, çünkü titanyum dioksit ve çinko oksit içerirler.

Bunlar yarı saydam, beyaz renkte maddelerdir ve toz halinde bulunurlar. Boya maddelerinde beyaz pigment olarak ve bazı ilaçların dolgu maddesi olarak kullanılırlar. Bu maddeler, ince öğütülmüş (mikronize edilmiş) formda kozmetik ürünlerin bileşimlerine eklenir. Bu maddeler inerttir, kimyasal reaksiyonlara girmezler, cilde nüfuz etmezler, yüzeyde kalır ve güneş ışınlarını dağıtarak, yansıtarak cilde zarar vermelerini engellerler.

Güneş koruyucu ürünü nasıl seçmeli

Güneş koruyucu ürünü seçerken, ilk olarak A ve B tipi ışınlardan koruma sağladığından emin olmalısınız. Ambalajda UVA/UVB belirtilmiş olmalıdır. Sadece B tipi ışınlardan koruyan bir ürün kullanırsanız, bronzlaşmaz ve yanmazsınız, ancak cildiniz A tipi ışınlara maruz kalır, bu da daha zararlıdır.

İkinci önemli konu filtrelerin türüdür.

Piyasada şu anda ağırlıklı olarak kimyasal filtreler içeren ürünler bulunmaktadır. Bunlar cildi güneşten iyi korur, ancak kendileri yaklaşık %20 kullanıcıda alerji veya fotosensitiviteye (güneş ışığına maruz kaldığında alerji) neden olabilir.

Yüksek koruma derecesine sahip bir güneş kremi yaratmak için bileşimine çok miktarda filtre eklemek gerekir, ancak bu maddelerin konsantrasyonu ne kadar yüksek olursa, alerji veya fotosensitivite riski de o kadar yüksek olur. Bu nedenle üreticiler en az üç veya daha fazla organik filtre içeren formüller geliştirirler. Bu yaklaşım, her bir maddenin oranını azaltmayı sağlar ve alerji gelişme olasılığını düşürür, ancak güneşten güvenilir koruma sağlar.

Güneş koruyucu ürünlerin koruma seviyesini nasıl seçmeli

Güneş koruyucu ürünlerin ambalajlarında koruma seviyesi (SPF) belirtilmiştir — 2’den 100’e kadar. Peki, hangi ürün daha iyi korur ve maksimum koruma seviyesini seçmek gerekir mi? Bu sorunun cevabı, kimin kullanacağına ve hangi koşullarda kullanılacağına bağlıdır.

İnsan cildi ne kadar açık renkli olursa, o kadar yüksek koruma seviyesine ihtiyaç duyar. Koyu tenli veya biraz bronzlaşmış cilt ise bu kadar yüksek koruma seviyesine ihtiyaç duymaz.

Ürünün nerede kullanılacağına bağlıdır. Örneğin, orta enlemlerde plajda bile güneş ekvatora daha yakın olduğu kadar aktif değildir. Su kenarında güneş ışınları daha aktif olur çünkü ışınlar su yüzeyinden yansır, bu nedenle daha yüksek koruma gereklidir. Orta kuşakta şehirde güneş koruyucu ürün kullanıyorsanız, düşük koruma seviyesi yeterlidir. Ancak güneye, deniz kenarına tatile gidiyorsanız, en yüksek koruma seviyesine sahip krem almanıza gerek yoktur, çünkü koruma seviyesi ne kadar yüksek olursa, güneş filtrelerine karşı alerji olasılığı o kadar yüksek olur.

Güneye tatile giderken 30-50 seviyesinde koruma seçmek daha iyidir.

Güneş koruyucu ürünü nasıl doğru uygulamalı

Güneş koruyucu ürünler «su» formundan losyon, krem veya eriyen balsama kadar farklı formlarda olabilir, ancak etkileri doğru uygulanmasına bağlıdır.

En yaygın hatalar, güneş koruyucu ürünü yeterli miktarda veya çok nadir uygulamaktır.

Tam koruma sağlamak için tüm vücuda en az 30 ml krem kullanılması tavsiye edilir. Bu 5-6 çay kaşığına eşittir. Ürünü yüzdükten, havluyla kurulanmadan sonra veya her üç saatte bir yeniden uygulamak gerekir.

Güneşten korunmak için başka ne yapılabilir

Güneş koruyucu ürünler, güneş ışınlarının vücuda zararlı etkilerini önemli ölçüde azaltır, ancak bu, güvenlik kurallarını göz ardı etmemiz ve güneşin kavurucu ışınlarında saatlerce kalmamız gerektiği anlamına gelmez. Ölçülü davranılması tavsiye edilir: 11:00 ile 15:00 saatleri arasında güneş altında kalmamak, doğrudan güneş ışığı yerine yarı gölgede bronzlaşmak ve saatlerce güneş altında kalmamak. Güneş banyolarına 15-20 dakikadan başlayarak, güneşte kalma süresini yavaş yavaş artırmak gerekir.

Güneş ışınları vücuda etkili olduğu için, uzun süre güneşte kalacaksanız, içten korunmanız gereklidir: su içerek kaybını telafi edin, beslenmenize antioksidan içeren gıdalar ekleyin — yeşillikler, sebzeler, yeşil çay, kırmızı şarap (ölçülü miktarda).

Kışın güneş koruyucu krem kullanmak gerekir mi

Dört mevsimin belirgin olduğu orta kuşakta yaşıyorsanız, sonbahar ve kış aylarında güneş koruyucu krem kullanmanıza gerek yoktur. Şu anda kışın kuzey bölgelerinde bile güneş koruyucu ürünlerin kullanılması gerektiği iddialarını duyabilirsiniz, ancak gerçekte kışın güneşi çok az gördüğümüz için tamamen ondan mahrum kalmak doğru olmaz. Ayrıca, cildin UV filtrelerinden dinlenmesi gerekir.

Güneş bize düşman değildir, eğer ölçülü ve mantıklı bir şekilde dikkatli davranırsak. Uygun bir güneş koruyucu ürünü seçin ve güneş banyolarının keyfini çıkarın!

KİŞİSEL İNDİRİM / KAYIT İÇİN HEDİYE / HIZLI BAŞLANGIÇ BONUSU / HIZLI BÜYÜME BONUSU / VIP PROGRAMI / DİREKTÖR BONSU / NİTELİK BONUSU / GEBELİK VE DOĞUM YARDIMI / İNDİRİMLER VE KAMPANYALAR

Новинки / Акции / Новости

Смотреть все

Video Thumbnail
Video Thumbnail
KAYIT